Ana Sayfa
Ziyaretçi Defteri
Agatha Christie: And Then There Were None
Age of Conan: Hyborian Adventures
Age of Empires II: Age of Kings
Alone in The Dark: The New Nightmare
American Conquest
American McGee's Alice
Anarchy Online: The Notum Wars
ANNO 1503: The New World
Athens 2004
Atlantis: The Lost Empire
 

Athens 2004

Athens 2004

En önemli spor organizasyonlarından biridir olimpiyatlar. Dört yılda bir düzenlenerek, meşalesi beş kıtada gezdikten sonra son olarak olimpiyatların düzenleneceği ülkede son bulur. Son ev sahibi ise komşumuz Yunanistan’dı...

Her önemli spor organizasyonlarından sonra aynı organizasyonun resmi oyununun (World Cup 2002, Euro 2004 gibi) yapılması geleneği bozulmadı. Athens 2004 de bunlardan biri. Ama, Athens 2004 diğer oyunlardan büyük ölçüde geri kaldı.

Yaz oyunları PC’ye Kasım’da geliyor…

Athens 2004 ilk olarak Playstation 2 için, Temmuz ayında piyasaya çıktığında hiç iyi bir görüntü çizmedi. Herkes bu yaz oyununu PS2’yle beraber beklerken, Eurocom PC kullanıcılarına bu oyunu Kasım’da, soğuk ve uzun gecelerde, olimpiyat zevki bittikten sonra tattırdı. Açıkçası her şey sona erdiğinden dolayı oyunun verdiği zevk de buna bağlı olarak düştü. Oyun olimpiyatla beraber gelmiş olsaydı da pek bir şeyin değişeceğini sanmıyorum (Oyunu oynarsanız ne demek istediğimi anlayacaksınız).

Yeni bir oyun aldığınızda, FIFA’yı örnek verirsek, çoğu kişinin ilk yaptığı şey giriş videosunu izlemektir. Buradan yola çıkarak Athens 2004’ün giriş videosunu izlemek istediğimizde böyle bir videonun var olmadığını görüyoruz.

Athens 2004 bildiğiniz gibi olimpiyatların oyunu. Oyunda olimpiyatlarda yer alan 20 dalda spor müsabakası mevcut. 20 müsabakaya oyun sırasında alışıp, öğrenmek kolay değil. Bu yüzden yapımcılar Practice modunu unutmamışlar. Oyuna başladığınızda kesinlikle es geçilmemesi gereken bir bölüm. Madalya için ise Competition modunda ister tek bir dal için, ister sadece yüzme dalları için, isterseniz de sadece atletizm v.s. dallarında yarışabilirsiniz.

Oyunu aldığınızda kaç gün bilgisayarınızdan silmeden tutabilirsiniz tartışılır. Oyun yirmi daldan oluşmasına rağmen kolay dallar olduğu gibi, kazanması PARMAK isteyen dallar da var. Oyun ilk başlarda doğal olarak zor gelebilir. Ancak, oyun zorluk konusunda biraz abartılmış. Oyunu uzun bir süredir oynayıp alışmama rağmen bazı dallarda bırakın dünya rekorunu, hiç dereceye bile giremedim. Her seferinde de rekor kırılacak diye bir şey yok; ama eğer parmaklarını hızlı kullanamayanlar varsa oyun onlar için biraz sıkıcı gelecektir. 

Parmaklarımı kaybettim; ama önemli olan yarışmaktı…

Öncelikle oyunda başarılı olabilmeniz için sağlam parmaklara sahip olmalısınız. Ayrıca, oyuna başlamadan önce, klavyenizin sağlığı için, eğer elinizde eski püskü klavyeler varsa onları kullanmanız daha akıl kârı. Oyun parmaklarınız için tam bir kabus. Oyun içinde maksimum 3-4 tuşa ihtiyacınız olmasına rağmen bu tuşlar size epeyce bir yük bindiriyor. Bunları hesaba katarsak, oyunu her oynadığınızda oyunun başında geçireceğiniz vakit ortalama bir saattir. Parmak ağrılarını önemsemiyorsanız tabii. Oynanabilirlik açısından tek olumlu olay gamepad gerektirmeden oyunu klavyede, aynı anda iki kişi oynayabilmenizdir.

Oyunda en zor dallardan biri kuşkusuz koşudur. 100, 200, 400, 800, 1500 ve engelli koşu olarak ayrılan bu dal hızlı parmak kullanımı istediği gibi enerjinizi iyi kullanmaya da bağlı. Örnek vermek gerekirse; 100 ve 200 metre koşularında pek fazla seçeneğiniz yok. Kısa mesafe olduğundan tüm enerjinizi bir anda kullanmanız gerekli. Uzun mesafe koşularda ise enerjinizi başlarda kullandığınız takdirde yarışın ilerleyen bölümlerinde tavşan atlet gibi arka sıralara düşeceksiniz.

Diğer bir grupta ise uzun atlama, yüksek atlama, üç adım atlama, sırıkla atlama, disk atma, cirit atma ve gülle atma yer alıyor. Bu dallarda faul yapmamaya dikkat etmelisiniz. Bunlar, parmaklarınızı en çok ağrıtan dallardan olmalarına rağmen oyunun en zevkli dalları bu grupta bulunuyor.

Yüzme dalı da oyunun renkli dallarından. Bu grupta kurbağalama, serbest stil, sırt üstü ve kelebek stili yüzme yer alıyor. Yüzmede iş parmaklarınızda bitiyor. Parmaklarınız ağrımadıkça başında uzun saatler geçirebileceğiniz, eğlenceli bir dal.

Ve geldik oyunun en zor dalına… Halter. Bir oyun zor olabilir ama bir yere kadar. Halterdeki zorluk biraz abartılmış. Ağırlıklar 220-280 kilo arasında. Kendinizi zorlayarak 245 kiloya kadar kaldırabilirsiniz; ama bundan sonrasını bir insan elinin yapması zor. Halter dalında yarışmaya katıldığınızda birincilerin 260 veya daha yüksek ağırlıkları kaldırabildiğini görebilirsiniz. Bu da demek oluyor ki, asla birinci olamazsınız. Birinci olabilenlere yapımcı firma tarafından özel ödüllerin verilmesi kanaatindeyim. Halterdeki bir diğer eksik de sadece 105+ kilo erkeklerde yarışabilmeniz. Bayanlar bu kategoriye dahil edilmemiş. Yapımcılar Nurcan TAYLAN veya Aylin DAŞDELEN gibi sporcuları da es geçmiş.

Okçuluk oyunun en sakin ve en kolay dalı. Okçuluk sizi sıkmayıp tam tersine size madalya kazanma zevkini tattıracak bir dal. Oyunu oynamaktan parmaklarınız tutmuyorsa ve artık klavyenizde birkaç tuş bozulmaya başladıysa; ama yine de oyunu bırakamıyorsanız okçulukla biraz mola verebilirsiniz.

İşte oyunun sessiz, sakin dallarından biri daha; atıcılık. Ne kadar pek fazla el işi gerektirmese de hedefleri vurmak oldukça zor. Alıştığınız takdirde kesinlikle zevk alacaksınız. Ancak yine de madalya kazanması zor olan dallardan bir tanesi. 

Pardon, tanışıyor muyuz…

Grafiklere değinmek gerekirse, bir olimpiyat oyunundan grafik bakımından çok fazla bir şey beklememek lazım. Karton seyircilere FIFA serisinden alışık olduğumuzdan pek fazla yabancılık çekmeyeceğiz. Seyirciler bir yana, yapımcılar, sporcular için en ufak bir gayret göstermemiş. Oyunu ilk aldığınızda herkes gibi sizde kendi ülkenizin sporcularıyla yarışmak istersiniz. Atletizm dalında müsabakalara girdiğinizde bir de ne göreceksiniz… Türkiye için sarı saçlı, mavi gözlü, Finli tarzında bir adam yarışıyor. En büyük rezillik ise halter dalında. Bizim Halil MUTLU’muz yerine hafif zenci, şişman bir insan azmanı karşımıza çıkıyor. Futbol oyunlarına bakacak olursak, bir takım için ortalama yirmi beş kişilik fiziki özellikler yaratılabiliyorsa, işte o zaman bir yerlerde bir eksiklik var demektir.

Seslere baktığımızda ara sıra gelen, pek bir anlam ifade etmeyen seslerden ve dereceler açıklandıktan sonra seyircilerin durumu sonradan algılamalarından başka bir anormallik yok. Örnek verirsek, atıcılıkta silahınızla ateş ettikten sonra parkta silah sesinin yankılanmasını ve spikerin konuşmalarını duyabilirsiniz. Ancak spikerlerin kelime dağarcığı çok kısıtlı. Bazı yerlerde fazla tekrar yaptıkları apaçık belli oluyor. Oyun içindeki heyecanı iyi yansıtamadıkları gibi anlamsız tepkiler verebiliyorlar.

Oyunun geneline bakıldığında, Athens 2004 iyi bir oyun görüntüsü vermiyor. Ancak diğer yandan doğal olarak şu ana kadar yapılmış en iyi olimpiyat oyunu. Bir önceki olimpiyat oyunu olan Eidos’un berbat Sydney 2000’inin var olduğu düşünülürse iyiye yönelik küçük bir ivme var.

Ağrıyan parmaklar ve boşa geçen zamanlar sadece 45 YTL…

Sonuç olarak, Athens 2004 bekleneni veremedi. Günümüz oyunlarına bakıldığında Athens 2004, oyunculardan çok kötü bir puan aldı. Bir olimpiyat oyunu olmasına rağmen, çıkış tarihi olimpiyatlara göre çok ters olması ayrı bir eksi. Maddi açıdan da kullanıcılara epeyce bir yük bindiriyor. Oyunun alış fiyatına ek olarak, oyunu oynadıktan sonra yeni bir klavyeye ihtiyacınız olabilir. Eğer çok merak etmiyorsanız kesinlikle bu oyundan kaçının. Hayallerinizi Pekin 2008’e saklayın.


Bugün 1430 ziyaretçi (1692 klik) kişi burdaydı!
Bu web sitesi ücretsiz olarak Bedava-Sitem.com ile oluşturulmuştur. Siz de kendi web sitenizi kurmak ister misiniz?
Ücretsiz kaydol